Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hatay bize ne söylüyor?

24 Mart 2022 Perşembe

Arkadaşımız Mustafa Çakır’ın “İşte Hatay Gerçeği” başlıklı dizi yazısı, son günlerde yeniden gündemin üst sıralarına çıkan Suriyeli sığınmacılar konusunu pek çok yönüyle ele alıyordu.

29 Nisan 2011’de yaklaşık 300 kişilik ilk grubun Hatay’ın Yayladağı ilçesinden giriş yapmasıyla başlayan süreç bugün uluslararası, ülkeler arası ve toplumlar arası bir hal aldı.

Hatay’ın nasıl bir hassasiyet taşıdığı biliniyor. Kurtuluş Savaşı günleriyle başlayıp 1938’de sonuçlanan “Hatay’ın vatan topraklarına katılması” konusu Suriye için hep “sorun” olarak diri kaldı. Haritalarda Hatay’ı kendi topraklarında göstermeyi sürdürdüler. Bu konu Şam için de adım adım sorun olmaktan çıkmaktaydı ki, 2011’de iç savaş patladı. 

İktidarın ülkenin hemen tüm illerine eşit dağıttığı ne var, diye sorsak, yanıt Suriyeliler olur. İstanbul başta olmak üzere tüm büyük illerimizin belli bölgeleri Suriyelilerle anılıyor. Hatta adı değişen semtler, caddeler bile var.

***

Mustafa’nın yerinde yaptığı gözlemler de gösteriyor ki “Suriyelileri ülkelerine geri gönderme” hedefi için eşik hayli geçilmiş.

Artık kendilerine ait bir semtleri var...

Kendilerine ait işyerleri var...

Yanlarında çalıştırıp iş verdikleri Türkler ve Suriyeliler var...

Kendi deyimleriyle “kız alıp verme” başlamış...

Kimlikleri var...

Kaldı ki uluslararası istatistiklere göre bir ülkeye gelen göçmenlerin yüzde 60’ı geri dönmüyor. Bunu dünyanın çeşitli ülkelerine giden yurttaşlarımızdan anlamak da mümkün. 

Başta da vurguladığımız gibi Hatay’ın bütün bunlardan öte bir yanı var. Reyhanlı başta olmak üzere pek çok ilçede Suriyeli nüfus daha fazla. Hatay geneli açısından bakarsak Suriyelilerin nüfusu on yıl sonra yüzde 50’yi geçecek. Zira Suriyeli kadınların doğurganlığı 6, Türklerin 2! 

İnsan dahil doğadaki tüm canlıların iki temel dürtüsü vardır: Türünü korumak ve sürdürmek! Yaşadıkları toprakları terk edenler ne kadar zor durumda olurlarsa olsunlar bu iki duyguyu daha güçlü yaşarlar. O nedenle de yeni yerleştikleri yerde bir arada olmaya bakarlar. Hatay’da da belli bölgelere yerleşmişler. Mustafa, mezhepsel ayrılıkların hissedildiğini, bu konuya girmemeye de özen gösterdiğini vurguladı. Biz de sadece dokunup geçelim ama Ankara’da bu işin siyasetini yapanları da uyarmış olalım.

2013 yılında, Suriyelilerin sayısının giderek artması ve kısa sürede dönmeyeceklerinin belli olması üzerine kurulan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü her ay istatistik yayımlıyor. Bunun gerçeği yansıtmadığı, sayının daha fazla olduğu, Mustafa’nın bir gözleminden anlaşılıyor. Taksiye binen bir Suriyeli diyor ki:

“Türkiye’de hiçbir kaydım yok. İstesem dönerim!”

***

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) dünyanın ilk 10 büyük projesinden biri olarak gösterilir. GAP’ın hemen devamı Suriye toprakları...

Keşke siyasiler önceliği önümüzdeki seçimlere değil de önümüzdeki nesillere verebilseler...

Erdoğan, iktidarının ilk yıllarında GAP’ı beş yılda bitireceğini söylemişti. Kaç beş yıl geçti, hâlâ GAP’ta yarım kalan projeler var. 

Bugün 27 üyeli Avrupa Birliği, altı ülkenin kendi arasında çelik birliği kurmasıyla başlamıştı.

Suriyeliler sorunu da dahil olmak üzere başlıca çözüm, komşularla “barış ekonomisi” projeleri hayal etmekte.

Önce hayal etmek gerek...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları